- idris deniz
- 14 May 2024
- 3 dakikada okunur
Önceliklerimiz, değerlendirmek istediğimiz fırsatlar ve anlık olgularla birlikte değişen an. Günlük yaşam içerisinde nefes almak için yer arama endişesi ya da bir sürü iş içerisinde kendini kaybetmek, bu iki zıtlığın bir kısır döngüye dönüşmesi zamanın tam anlamıyla değerlendirilemediği anlamına gelmekte. Peki o kadar değişen olaylar içerisinde bu iki zıtlığın birbirinden ayrılmasını nasıl sağlayabilir ya da etkisiz zaman dilimlerimden nasıl olurda etkiliye evrilebilirim sorusu... Bu durumun çözümü olarak küçük bir şey yapalım. Çünkü bunu bende böyle yapmıştım, yapıyorum. Bulunduğunuz andan geriye doğru gidin ta ki en son karmaşık geçen gününüze kadar. Yaptığınız işlerin size ne getirdiğine bakın. Ne kadarı gerekli, yoksa hepsi size değer mi kattı. Aslında hepsinden aldığınız bir şeyler oldu. Bunu hangi yol ile aldığınız önemli. Yorucu ve zorlu yollardan almış iseniz bunu "zorlu" olarak değil de "bunu ben istedim, böyle oldu" diyip devam etmek, eğer bir "hata" bile olsa, bir sonraki için "önlem" halini aldı. Yani konu bakış açısı.
Bir hedef koyamadığım zaman çok oldu. Bir şeyler yapmak, yapmaya çalışmak... Çok hedef koymanın iyi mi kötü mü olduğu sorusuna verilecek cevabı en iyi kişi kendisi biliyor aslında. Tüm bu hedefler ya da hedefsizlikler bizi dışarıdaki biz yapıyor. Yüzümüze yansıyan mimikler, ses tonumuz ve ilişkilerimiz... Beklentide olmak ya da hedef koyma aynı şeye benziyor gibi fakat hedefler koymakla aynı şey değil gibi... Neden böyle düşünüyorum, beklentiler beni çok yormuştu, tek hedef koymak ve bunun gerçekleşmemesi hayal kırıklığı. Hedefler koymak ise, ki bu ne kadar fazla hedef o kadar güzel, bir diğerinin olma ihtimalini artırmış oluyorum ve gerçekleşmeme durumlarını ise o kadar azaltmış oluyorum. Tabi hiçbiri olmaz ise de seçimlerimi kontrol etme şansını ortaya çıkarıyor.
Zaman kavramına baktığımızda, klişeleşmiş "dün geçti, yarın gelecekte ve aslıda şuandayız" demek dile kolay geliyor. Bulunduğumuz şehirler, gidilecek yerin uzaklığı ya da evde kalınca sıkılmalar...Durun! Tekrar düşünecek olursak, bunları daha yaşamadık. Programların gerçekleşme ihtimali bile yok belki. Demek istediğim işiniz önemsiz değil, her ne olursa olsun koca bir dağ da değiller. Yapılması gereken işler olmasaydı, gerekmeseydi zaten yapmayacaktınız. Gerekli işleriniz için zaman düzeninizi sağlamak işe yaracak. Bunu işlerinizi gerekli zaman dilimlerine bölerek başlayabilirsiniz. Yarın şuraya gitmem gerekli diyip de her ne olduysa, alakasız bir şekilde işin iptal olduğu ya da başka şeyler çıktığına kendiniz büyük ihtimalle şahit olmuşsunuzdur. Peki bu durumlar için B planı yapmış mıydınız? ya da C...
İşte bu noktada şu başlıyor; misafirlerim gelecek bu benim için önemli, derken "eğer..." durumunu göz ardı etmeyin, ya da şu işimi yapmam gerekiyor, şu gün ama olurda iptal olursa şuraya geçerim(bu nefes alma zamanı da olabilir) durumunu da aklınızın bir yerine yazın... Aslında yapmış olduğumuz şey ile nefes alma zamanını istemsiz oluşturmuş oluyoruz. Kontrolü aslında yine otomatik siz sağlıyorsunuz. Hani "olumsuz" gibi görünen, işlerin iptal olması durumu "olumlu" olarak nasıl değişir, işte böyle. Tam adıyla, düşüncenizde bakış değişikliği yapınca oluyor. Arkadaşınız yoktur vs. artık bir yürüyüş yapın... Yürüyüşün beyin sağlığına etkileri ile ilgili yapılmış çok sayıda çalışmayı da bulmak mümkün. Eğer tüm işleriniz iptal olmuşsa, yapacak bir şeyiniz yoksa düzenli bir yürüyüş yapın. Kollarınızı sallamayı da unutmayın. Unutulmaması gereken önemli şeylerden birisi de kontrol edemeyeceğiniz şeylerle ilgili derin düşüncelere girmeyi bırakmanız. Bir başka kişiyi değiştirmeye çalışmanız, boşa geçen zaman... Anlamak istemeyen birisine, bir şey anlatmanız çok zor. Direnç gösteren birisine ikna anlamsız...
Çok yoğun dediğim dönemlerimde aslında "yoğun" algısını kendime yük olarak değerlendirdiğim için koyduğumu gördüm. Her neyse o şey, zaten gereksiz olsaydı olmazdı diye düşünüp, gidip yapmak gerekiyor. Bu da, beni "yoğun" algısına, "güzel bir yoğunluğum var" dedirtmeye başladı. Evet her ne yoğunluğum varsa çok güzel ve bir şeylere evriliyor... Dinlenmek denilen şeyi de abartmadan yapmak bile güzel. Sürekli dinlenemiyorum diyip işi iyice daralamaya götürebilirsiniz, bundan uzaklaşın! Güzel yoğunluklarınız arasına küçük ara vermeler, durumunuza göre yürüyüşler, kol sallayarak, işe yarayacak. Bir durum karşısında psikolojik olarak negatif hislere karşıda yürümek işe yarıyor.
İyi insanlarla bir arada olmak demek aslında genel olarak pozitif denilen insalarla bir arada olmak olarak düşünüyorum. Şikayetlerle yol almak değil de çözüm oldaklı olmak içinize işlemeli ve bu pozitif dediğimiz insanları kimi zaman düşünerek "o olsaydı nasıl yaklaşırdı" demekte hayatınızda güzelliğe yol açacaktır. Bunları yaptım, yapıyorum...